Serhatın Sesi / Serhat Diyarından Haberler
Serhatın Sesi / Serhat Diyarından Haberler
Haberler / Türkiye

İslam sözcüğü “slm“ kökünden gelir. Sözcüğün içeriğinde barış, huzur, hoşnutluk, sevecenlik ve iyilik dileği vardır.

01.09.2016
İslam sözcüğü “slm“ kökünden gelir. Sözcüğün içeriğinde barış, huzur, hoşnutluk, sevecenlik ve iyilik dileği vardır.

2014 senesinden beridir faaliyet gösteren Demokratik İslam Kongresi (DİK) 1 Eylül Dünya Barış Günü sebebiyle bir mesaj yayınladı.

 

 

DEMOKRATİK İSLAM KONGRESİ  DÜNYA BARIŞ GÜNÜ MESAJI

Rahman ve Rahim olan Allah’ın Adıyla

İslam sözcüğü “slm“ kökünden gelir. Selam, Hakka, Allah’a itaat etmeyi ifade eder. Sözcüğün içeriğinde barış, huzur, hoşnutluk, sevecenlik ve iyilik dileği vardır. Selam sözcüğü, saldırı kaygı ve kuşkularını yok eder.

Bu kavram içeriğinin kişi ve toplumların yaşamına işlenmesi için dinimiz, kayıtsız şartsız Rahman ve Rahim olan Allah’a biat etmeyi İslam’ın ve İmanın şartlarından saymıştır.

İslam’ı doğru yaşamak için bilmeye, bilgiye, sorgulamaya ihtiyaç vardır. Bilgi, kişiyi daha derinlikli düşünmeye, derinlikli düşünce ise bireyi araştırmaya, Hakkı, adaleti bulmaya yöneltir.

İktidar sahiplerinin Müslümanları cahil bırakmaları, binlerce insanın öldüğü, köylerin kasabaların ve şehirlerin yıkıldığı savaş felaketi karşısında doğru tutumu seçememelerine neden olmuştur.

Dolayasıyla Müslüman kitlenin savaşa ve barışa ilişkin düşünce ve tutumları da İslam’ın savaş ve barışa ilişkin kaidelerine uygun bir biçimde gelişmemiştir. Öyle ki zalimin kim, zulmün ne olduğunu bile ayırt edemeyecek duruma düşürülmüşlerdir.

Peygamber Efendimizin zalimlere ve zulme ilişkin hadis ve hareketleri,carpitilarak, başka milletleri boyunduruk altına alma, fetih adı altında talan ve gasp olarak kendilerine öğretilmiştir. İslam’da ve Peygamber Efendimizin hayatında bir milleti boyunduruk altına almaya, onları yurtlarından etmeye ve talana yönelik bir savaş yoktur. Dolayısıyla başka milletleri boyunduruk altına almaya yönelik her savaş İslam’a aykırıdır, haramdır. Hal böyle olunca İslam’da asıl amaç ve uğraş barış oluyor. Savaş ise meşru müdafaada bulunmak ve zulüm düzenine son vermek içindir. Savaşın başkaca hiçbir gerekçesi ve fetvası yoktur.

“Ey iman edenler! Hep birlikte barışa girin. Sakın Şeytan’ın peşinden gitmeyin! Çünkü O, apaçık düşmanınızdır” (Bakara 208)

“Kim bağışlar ve barışı sağlarsa, onun mükafatı Allah’a aittir” (Şura-40)

“İyilikle kötülük bir olmaz. Sen kötülüğü en güzel bir şekilde önle! O zaman sana düşmanlık eden kimse candan bir dost olur” (Fussilet-34)

Hadis:

“Müslüman, diğer Insanlarin, onun elinden ve dilinden güvende olduğu kimsedir”

“İnsanların en iyisi, diğer insanlara faydası dokunanıdır. En kötüsü ise zararı dokunandır”

“İnsanlar hak ve hukuklarında bir tarağın dişleri gibi eşittirler.”

İslam dini cehalete, zulme ve zorbalığa karşı bir din olarak ihya olduğu için ilke ve öğretileri de evrenseldir. Gerek Allah’ın Kelamından ve gerekse Peygamber Efendimizin hadislerinden çıkardığımız tek şey İslam’ın barış ve adaletin tesisi için mücadele ettiğidir. Zaten İslam, zulüm etmeyi bir fitne olarak kabul eder.

Günümüzde Cihad adı altında onlarca cemaat ve cemiyet kurulmuştur. Her nedense barışı ve adaleti korumak, tesis etmek için tek bir cemaatin varlığına rastlamıyoruz. Bu İslam’ın karakterinden kaynaklanan bir durum değil, çeşitli menfaat guruplarının İslam’ı bir iktidar aracı olarak kullanma gayretlerindendir. Geçmiş zamanda bu böyleydi şimdi de böyledir. Cehaletin besleyip büyüttüğü bu anlayış, İslam ümmetine hizmet etmemiş/etmiyor/etmeyecek zalimlerin iktidarlarını daha uzun süre sorunsuz sürdürmelerine vesile olmuştur/olacaktır. Bunun için her Müslüman’a düşen görev savaşa çağrıda bulunmak değil, barış için çağrıda bulunmaktır.

İslam akidesine göre kainat birlik ve ittihat içindedir. Kainat çatışmalar üzerine değil, uyum üzerine kurulmuştur. Uyum barıştır. Selam bunun içindir. Namazda bile Allah’ın huzurundan selamla ayrılır. Hac vazifesinin icrası sırasında ihram giyerken ki andan itibaren bir böceğin ezilmesi bile günah sayılmıştır..

Harun’i Reşid aldığı bir kararla gayrı Müslimlere eziyet eder. Saf bir Müslüman’ı temsil eden Behlul-i Divane Cuma namazını kıldırdığında “Elhamdülillahi Rab-ul Müslimin….. “ diyerek Fatiha okumaya başlar. Harun’i Reşid bağırarak “Rebbul Alemin” biçiminde düzetmeye çalışır. Behlül’ün ısrarı karşısında Harun’i Reşid namazın bozulduğunu söyler. Bunun üzerine Behlül “ Fatiha’nın yanlış okunmasıyla namazın bozulduğunu biliyorsun da, Rahman ve Rahim olan Rabbin kullarına zulüm etmenin ahiretini bozacağını niye bilmiyorsun?” diye cevap verir.

İslam alemi bu gün için savaşın değil, barışın tesis edilmesinin vacip hale geldiğini idrak ile mükelleftir.

Bu barış Müslümanların birbirlerinin hakkına hukukuna riayet etme ve yeryüzünde adaleti tesis etmekle mümkün olabilecektir.

Dünya barış günü nedeniyle yüce Rabbimizden İslam ve dünya alemine barış ve huzur getirmesini niyaz ediyoruz.

Teşkilata İslamiya Kurd

Demokratik İslam Kongresi

Ortak Barış Mesajı

Yorum Ekle
Yorumlar
Henüz Yorum Eklenmemiş