Adli yıl açılış fotoğrafını gördünüz mü? Görmez olaydım dediniz mi? Ben dedim. Adli yıl? Devletin adalet işleriyle ilgili takvimin işleyeceği yıl. Açılışta ne gördüysek o gelecek başımıza. Garantili faldır adli yıl açılışlarındaki fotoğraflar.
Bir ara soru: Adaleti nereden tanırız? Cevap basit: Hiçbir yerden. Adaleti hiçbir yerden tanıyamayız. Onu hep ararız. Ama biz faniler adaletsizliği tanırız, tıpkı eşitsizlik gibi, bedenimizde, ruhumuzda, varlığımızda şiddet olarak deneyimleriz. Yara olarak. Acı olarak. Bu deneyimden ötürü adaletsizliğe, eşitsizliğe itiraz ederiz, adalet ve eşitlik, bu itirazın hedefi olarak şekillenir.
ADALETSİZLİK KARELERİ
Adaletsizlik fotoğraflarına bakalım önce, sonra adaletin fotoğrafına bakacağız:
Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ isimlerini bildiniz mi? Mapus damındalar. HDP’nin eş genel başkanları idiler. Partilerine barajı geçirmek gibi bir suç işlediler, hani şimdi yüzde 7’ye ineceği için MHP lideri Devlet Bahçeli’nin çok sevindiği seçim barajı yüzde 10 iken yüzde 13’ün üstünde oy aldılar partileri ile. “Seni başkan yaptırmayacağız” dediler ya hani, onlar işte.
Peki Aysel Tuğluk’u bildiniz mi? Mapus damında o da. HDP kurulmadan önce siyasetteydi, eş genel başkanlık yaptı. Halkı adına siyaset yapmak gibi bir suç işledi yani. Ceza olarak mapus damına atılması yetmedi, annesi Hatun Tuğluk rahmetli olduğunda bir metre toprak çok görüldü, defnedildiği yerden alınıp Dersim’e götürüldü. Hani ormanları yakılan Dersim. Tamam tamam, Tunceli. Hasta şimdi Aysel Tuğluk. Tedaviye, bakıma ihtiyacı var.
Osman Kavala’yı bildiniz mi? Yok o ne siyasi parti lideriydi ne baraj geçti ne kimseyi başkan yaptırmama iddiasında bulundu. Mapus damında o da. Sebebini kimse bilmiyor. Bilinen tek şey var: Lehine bir karar veren yargıç, savcı filan çıkarsa ortaya, görevden alınıyor.
Mehmet Emin Özkan’ı bildiniz mi? 83 yaşında. 26 yıldır mapus damında. Ağır hasta. Ağır hasta haliyle fotoğrafları çıkıp duruyor. İspat edilmiş bir suçu yok. Ya İlhan Çomak? O da 27 yıldır mapus damında. Onun da suçu ne hukuka göre belirsiz.
Daha çok var, ama kafi.
KURDELE KESMEYE ÇAĞIRILANLAR
Adaletsizliğin fotoğrafı böyle iken, mapus damlarında durum bu iken yeni adli yıl açıldı. Ama ne açılış! Yargıtay’ın yeni binası ile beraber açıldı adli yıl. Kocaman binalar. Pırıl pırıl. Adaletin fotoğrafı verildi bina açılırken. İşte Yargıtay Başkanı, Diyanet İşleri Başkanı ve başkanların başkanı beraber. Devasa bir binanın önünde. Binayı yapanları öve öve bitiremedi devletin en üstleri.
Bina açılırken acayip fotoğraflar verildi. Son altı yılı “Adalet, adalet” diye geçiren ana muhalefet partisi lideri de açılıştaydı, adı zikredilerek kurdele kesmeye çağırıldı. Başka bir muhalefet yoktu. Muhalefet lideri elindeki makasla elindeki kurdeleye bakakalmadan az önce, Diyanet İşleri Başkanı sahnede dua ediyordu, tek elini açarak. Öbür elinde kılıç değil mikrofon vardı bu sefer. Ayasofya kürsüsüne çıkarken taşıdığı kılıçtan makaslar yapmış, davetlilerin eline vermişlerdi, eskimiş ayları kırpıp yıldız yaparlar ya o hesap. Laik devletin laik Diyanet İşleri Başkanı olarak duasını etti.
EŞİTLİK NE GÜZEL ŞEY
İktidarın en güçlü ve en sinirli adamı, MHP lideri Bahçeli yoktu açılışta, ona kalsa Anayasa Mahkemesi’nden başlayarak bütün mahkemeler kapansa da olur zaten. Yoktu ama yeri boş kalmadı, onun yerine BBP lideri Destici vardı sahnede, kurdele kesme protokolünde yoktu da cumhurbaşkanı buyur dedi, protokol demek cumhurbaşkanı demek. Kılıçdaroğlu’nu niye çağırdıkları anlaşıldı böylece, Yargıtay binasını yapan müteahhitler ile Destici filan ile eşit olduğunu anlaması için. Diyanet İşleri Başkanı ile eşit olacak değil ya? Ha bir de laik devletin sigortası olarak. Kritik zamanlarda iktidara lazım Kılıçdaroğlu, Yenikapı’da Genelkurmay Başkanı ile eşitlemişlerdi. Yargıtay bina açılışında müteahhitler, Destici filan ile eşitlediler. Eşitlik ne güzel şey. Lüzum ederse devlet sizi eşitler, epeşit yapar.
CİNSİYETÇİ YARGI MENSUPLARI?
Hakkını yemeyelim, Yargıtay Başkanı acayip bir konuşma yaptı; devletin ajansı şöyle dediğini aktardı: “Sosyal medya kullanımının sağladığı fırsatların yanı sıra bağımsızlık, tarafsızlık ve dürüstlük ilkelerinin ihlaline ilişkin riskler de taşıdığına işaret eden Akarca, yargı mensuplarının sosyal medya üzerinden siyasi, etnik, mezhepçi ve cinsiyetçi mesajlar vermemesi gerektiğini söyledi.” Ne büyük laf! Güneş de batıdan doğmamalı, doğarsa ayıp eder dese ancak bu kadar etkili olurdu. Yargı mensuplarının siyasi, etnik, mezhepçi ve cinsiyetçi mesajlar vermesi söz konusu, konuşmasından öğrendik, durum o kadar vahim yani. O kadar vahim ki Yargıtay Başkanı’nın ağzından çıkan kayda değer başka bir laf yok açılışta edilmiş. Ha bir de “tutuksuz yargılama esastır” diyor, söylediğine inanıyorsa Kavala filan yargılanmıyor, başka bir prosedüre tabi demektir.
Hediye faslı var bir de: Yargıtay Başkanı, Cumhurbaşkanı’na hediye verdi açılış töreninde. Ama cumhurbaşkanı işin ciddiyetinin farkındaydı, kimseye çay atmadı bu sefer. Adalet açısından umut verici bir gelişmeydi bu, demek yeterince felaket değil durum.
SAVUNMA DERSENİZ ERMENİSTAN’A SALDIRIYOR
Barolar Birliği Başkanı’na değinmeden bitirmek olmaz. O da konuştu. Binali Yıldırım’ın yanında kurdele kesti, adı okunmadı ama o gene de kesti. Bir zahiri protokol var bir de içten protokol, içten biçimde destekliyor iktidarı o. “İçinde çalışılan mekanlar hizmet kalitesi açısından önemli” dedi, adaletin ulaştığı inşaatçı zirvenin hakkını teslim ediyordu savunmanın başı olarak. Ermenistan’a Azerbaycan ile beraber saldırılmasının keyfini yaşıyordu, “İki devlet bir millet” dedi bir de, lafının tek üzücü yanı Haydar Aliyev’in duyamaması oldu, ama olsun oğlu duymuştur.
Anayasa değişecek dedi Cumhurbaşkanı Erdoğan bir de. Yargıtay Başkanı da mutluydu yeni anayasa hazırlıklarından. Yeni anayasada yargının yeri ve görevi o açılış töreninin fotoğrafında açıklanmış oldu esasen: Yürütmenin başının yanında, devletin ruhban sınıfının en başındaki kişinin dualarına el açmak. Eşitler arasında sonuncu.
Kaynak: gazateduvar.com.tr / 04.09.2021