Uganda’da alt tabakanın çoğu İdi Amin’i destekliyordu. Ancak eski başkan Obote’nin de azımsanmayacak sayıda yandaşı vardı ve bu kişilerin İdi Amin’e muhalefeti dinmiyordu. Obote’nin eski bakanları, bazı subaylar İdi Amin için hâlâ bir tehdit oluşturuyordu. İdi Amin iktidarının geleceğini kimseyle paylaşmamakta kesin kararlıydı. Bu nedenle, rejimi onaylamayan herkesi ortadan kaldırmaya koyuldu.
GİZLİ POLİSİN DENETİMİ
Her diktatör için Polis Teşkilatı inanılmaz bir araçtır.
Bir diktatör, kendisine karşı olanların hayatta kalamayacağı mesajını açıkça vermeliydi.
İdi Amin, Uganda’yı bir POLİS DEVLETİNE dönüştürdü.
Halkın içinde, devletin her kurum ve kuruluşunda, ordunun her düzeyinde hatta sokaklarda casuslardan oluşan geniş bir istihbarat ağı kurdu.
İdi Amin’in kafasındaki tek konu, ordusuna karşı çıkacaklarla nasıl baş edeceğiydi. Binlerce kişiyi tutukladı. Gece gündüz demeden evlerden, kurumlardan ve kışlalardan kuşkulandığı kişileri toplattı, gözaltına aldı. Düşmanlarıyla konuştuğu duygusuna kapıldığı herkesi duraksamadan ortadan kaldırdı.
Artık İdi Amin’in kuşkulandığı kişiler adaletin önüne çıkarılmadan, doğrudan öldürülüyordu.
İdi Amin, ilk diktatörlük yılında 12 bin Ugandalıyı öldürdü.
Bu konuda, Georgetown Üniversitesi’nde Psikoloji Profesörü Fathali Moghaddam şunları söylüyordu:
“Belirli kişileri ortadan kaldırmak istiyordu. Çünkü onları etrafa hastalık yayan ‘enfeksiyon’ olarak görüyordu. Onları öldürerek, haddini aşacaklara, başlarına ne geleceğini göstermek istiyordu.
İdi Amin, gizli polis hapishanelerinin kapalı kapıları ardında tüm acımasızlığını gösteriyordu. İşkence odaları efsane olmuştu! Tutuklular kaynar suya sokulur, bir birlerini çekiçle dövmeye zorlanır, susuzluktan neredeyse ölene kadar tuz yedirilirdi.
Çoğu diktatör, işkence kullanma eğilimindedir. Ayrıca, kurbanı ruhsal açıdan derinden etkilemeye de yarar. İşkenceden geçenler bir daha rejime karşı da çıkamazlar.”
• İdi Amin’in halktan beklentisi BİAT – İTAAT – SADAKATTİ. Sadakatsizliğin bedelini herkesin ödeyeceğini vurgulamak amacıyla halka açık idamları yaygınlaştırdı. Rakiplerine net bir imaj vermek istiyordu. Sadakatsizliğe tahammülü yoktu! İktidarını tehdit etmek, ölüm fermanı demekti.
• İktidarı sırasında İdi Amin halkın her kesiminden insanları öldürdü: Askerler, çiftçiler, öğretmenler, esnaf, hatta din adamları. Çoğunda İdi Amin, kurbanların cesetlerinin nehre atılıp timsahlara yem olmasını emrediyordu.
• İdi Amin’in, sekiz yıllık diktatörlüğünde yaklaşık 300 bin kişi öldürüldü. Uluslararası Af Örgütü’ne göre bu sayı 500 bine yakındır.
• 1972 yazında İdi Amin politikasını değiştirdi. Bir yıldan fazladır Uganda’da bir KORKU SALTANATI kuruyordu. Sistemli bir işkence ve cinayet kampanyasıyla her tür rejim karşıtlığını eritmişti. Ama şimdi İdi Amin, daha farklı bir stratejiye yönelecekti. İnsanların kalıcı desteğini sağlamak için KORKU yerine CÖMERTLİĞİ kullanacaktı. Bu dönemle ilgili. Essex Üniversitesi Siyaset Bilimci akademisyen Natasha Ezrow şu yorumu yapıyordu:
“İdi Amin başlarda epeyi korku saldı, baskı yaptı, tutuklattı, işkence uyguladı ve öldürdü. Tüm bunların amacı bir KORKU DEVLETİ yaratabilmekti. Ancak hiçbir diktatör sadece korku ve baskı ile ayakta kalamazdı. Bir tür popülarite de kazanmaları gerekmekteydi. İnsanların istikrara ihtiyacı vardır. Onlar, iyi bakıldıklarını hissetmek isterdi. Diktatörler buna dikkat ederler. Halkın, ‘diktatörlüğe ihtiyacı olduğuna’ inanmalarını sağlamak isterler.”
• İdi Amin’in aklına bir fikir geldi. Yaşamlarında ilk kez kara derili Ugandalılara “ekonomik güç” verecekti. Planının başarılı olması için, klasik bir diktatör taktiği uygulayacaktı: Ortak bir düşman yaratacaktı!
ORTAK DÜŞMAN YARATMAK
Bu önemli konuyu Colombia Üniversitesi İnsan Bilim (Antropoloji) uzmanı akademisyen Mahmood Mamdani şöyle özetliyor:
“İnsanları bir araya getirmek istiyorsanız, onlara diktatörün iktidarda kalması gerektiği duygusunu vermeniz gerekmektedir. Çünkü diktatör bir kurtarıcıdır, halkın çıkarlarının koruyucusudur. İşte bu nedenle ortak bir düşman yaratmak çok etkili bir stratejidir.”
• İdi Amin, ortak düşman ararken ırkçılığa başvurdu. Uganda’da kara derili olmayan, çoğunluğu Hintlilerden oluşan Güney Asyalı vatandaşlar yaşamaktaydı. İdi Amin, işte toplumun bu kesimini hedefe koydu. Hintliler, 19. yüzyılda Uganda’ya sömürgeci İngilizler tarafından getirilmişti. Uganda’nın ekonomik gücünü bu kişiler oluşturacaktı. Hintliler, Uganda’nın küçük ve orta boy işletmelerinin sahibi oldular, yani esnaf kesimini oluşturdular.
Sussex Üniversitesi akademisyenlerinden Mark Leopold bu önemli konuyu şöyle özetliyordu:
“İngilizler. Afrikalıların çoğunun bir meslek sahibi olmadığını vurgulayarak onların esnaflık yapamayacağına karar vermişti. Uganda ekonomisinin yönetimi başta Hintliler olmak üzere Güney Asyalıların eline geçmişti. 1972’de bu kesim, toplam nüfusun sadece yüzde birini oluşturuyor, ama ülkedeki işletmelerin yüzde 90’nı ellerinde bulunduruyorlardı.”
• İdi Amin, Güney Asyalıların elindeki varlıkları alıp Ugandalılara vererek onların ekonomik gücünü ve refahını sağlayacağına inanıyordu.
• 5 Ağustos 1972’de İdi Amin, Uganda’nın 55 bin kişiden oluşan tüm Güney Asyalı nüfusun ülkeden sürülmesi emrini verdi!
• İdi Amin, Güney Asyalı iş adamlarına ve ailelerine, gerekli ayarlamaları yapıp işletmelerini kapatmaları ve yeni bir ülkeye taşınmaları için sadece 90 gün tanıdı! Sonunda, 55 bin kişiden oluşan Güney Asya kökenli Ugandalı “kendi ülkelerinden” kovuldu!
• İdi Amin, kovulan Güney Asyalıların işletmelerine, dükkanlarına el koydu. Malların çoğunu hükümetine hortumladı. Mülkleri, yandaşları arasında paylaştırdı.
• Güney Asyalıların sürülmesi Uganda’nın ekonomisini baştan yarattı, ama İdi Amin’in istediği ve beklediği biçimde değil! Bu dönüşümü, Makerere Üniversitesi akademisyeni Deo Kotono şöyle özetliyor:
“Bu tam bir felaketti. Çünkü işletmeleri devralan Afrikalıların hiç ama hiç deneyimi yoktu! Onlarca yıldır işletme sahibi Güney Asyalıların kontrol ettiği tedarik zinciri bir anda dağıldı! Üreticiler yedek parça yada ham madde alamıyordu. İşsizlik tavan yaptı! Dükkan rafları boşaldı. Kibrit ve şeker gibi en temel ürünler bulunamaz oldu! İthalat ve ihracat konusunda çok ciddi bir boşluk oluştu. Ülke hızla büyük bir ekonomik krize girdi.”
• Uganda’nın ekonomisi büyük krizin içine girince, İdi Amin acil sorunlardan oluşan bir çığla karşılaştı. Hükümeti hızla para kaybediyordu. Devasa ordusu ve güvenlik ağı hiç olmadığı kadar büyük para yiyordu. Bir yandan da hâlâ komşu ülke Tanzanya’da sürgün yaşayan eski ortağı, şimdi baş düşmanı Obota, dönüş yapmak için bir fırsat kolluyordu!
• Diktatör İdi Amin’e sadık olan ordusunun bütçesi harcamalara yetmez olmuş ve denetimden çıkmıştı. İdi Amin, orduya dayanan bir devlet yaratmış, ülkede güvenlikten sorumlu çok sayıda örgüt kurmuştu. Yeterli para alamayan bu örgütler şimdi giderek daha çok güç toplamaya, İdi Amin’e karşı tutum takınmaya başlamışlardı. Artık sadakatten söz edilemez olmuştu!
• Komşu ülke Tanzanya’da sürgünde olan eski başkan Obote, Uganda’da olanları yakından izliyordu. Tanzanya ordusuyla anlaştı, topladığı binlerce Ugandalı isyancıyı bu orduya kattı, İdi Amin’e saldırmak için doğru zamanı beklemeye başladı. İdi Amin ciddi bir tehdit altındaydı.
• İdi Amin içinde bulunduğu krizin ortasında bir fırsat gördü. Dağılma durumunda olan rejimini yeniden canlandıracak hamleyi yapacak, Obote’nin saldırısını beklemeyecek, ilk darbeyi kendisi vuracaktı!
SAVAŞ ÇIKARMAK
Savaş çıkarma, diktatörlere yararlı olabilir.
Halkın, diktatörün gücünden kuşku duymaya başladığında etkili bir girişim olabilir. Türlü ekonomik sorunlarla boğuşan insanları, bu sorunlardan uzaklaştırmada yararlı olabilir. Askerlere de odaklanmaları gereken somut bir şey vermek çok faydalı olabilir.
• İdi Amin harekete geçti. Ekim 1978’de Uganda ordusu Tanzanya’yı işgal etti. İdi Amin’in ordusu 1800 kilometre kare bir alanda Tanzanya’nın nesi varsa yağmaladı! İşgal sırasında gördükleri her canlıyı öldürdüler! İdi Amin’in Tanzanya savaşı ile girdiği risk karşılığını vermiş gibiydi. İdi Amin, büyük bir zafer ilan etti.
• İdi Amin düşmanın iradesini ve kendi ordusunun gücünü yanlış hesaplamıştı. Tanzanya ordusunun hafife alınmaya niyetleri yoktu. Güçlerini toplayıp karşı saldırıya geçtiler. Topraklarını geri alıp İdi Amin’in askerlerini geri püskürttüler. İdi Amin’in askerleri karşılık veremedi, çok dağınık bir biçimde geri çekilmeye başladılar. Tanzanya ordusu kolayca Uganda’ya girdi. Askerlerini tamamen geri çeken İdi Amin barikat kurup kendisini başkent Kampala’daki sarayına kapattı.
• 10 Nisan 1979’da Tanzanya Birlikleri Kampala’ya girdi. Savaşı seçmekle İdi Amin ölümcül bir hata yapmıştı. Bu hata onun sonu oldu. Sekiz yıl süren diktatörlüğü artık sona ermişti.
• 11 Nisan 1979 günü Tanzanya birlikleri ve Ugandalı isyancılar İdi Amin’in saklandığı sarayına yaklaşınca, İdi Amin askeri bir helikopterle ülkeden kaçtı. Müslüman kimliğini öne çıkararak Suudi Arabistan’a sığındı.
• İdi Amin, Suudi Arabistan’da uzun ve rahat bir hayat yaşadı. 2003 yılında, 78 yaşındayken böbrek yetmezliğinden öldü.
Yılmaz Dikbaş
29 Ocak 2022, Cumartesi